KARABÜK

ANADOLU SELÇUKLULARI, BEYLİKLER VE OSMANLILAR DÖNEMİNDE KARABÜK VE ÇEVRESİ

 

1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu, hızlı bir biçimde Türkleşme süreci içine girdi. Kuzey Batı Anadolu’nun ilk kez Bizans’ın elinden alınması Danişmend soyundan gelen Emir Karatekin tarafından 1084 tarihinde gerçekleştirilir. Ancak, Bizans bu toprakları, Türklerden geri alır. Karabük’ün en önemli tarihi kentlerinden olan Safranbolu (Dadybra), Selçuklular zamanında, II. Kılıç Arslan’ın oğlu, Ankara Meliki Muhiddin Mesud tarafından 1196 tarihinde Bizans’ın elinden alınır.

 

 

 

Bu durum bölgenin kısa zamanda Türkleşme sürecini gündeme getirir. Bizans Köylüsü, Türk yönetimini bir kurtarıcı olarak karşılar. Vergi verme koşuluyla Kıranköy (Safranbolu) kesimindeki topraklarda oturmalarına izin verilir. Karabük’teki yerleşim alanları Beylikler döneminde de çeşitli yerleşmelere konu olur. Eflani, bir ara Temlik olarak Candaroğulları tarafından, İlhanlılar adına yönetilmiştir. Hatta, Candaroğulları Beyliği’nin kurucusu olan Şemseddin Yaman Candar’ın mezarının Eflani’de olduğu zannedilmektedir. Safranbolu, 1326 tarihlerinde Candaroğlu Süleyman Paşa’nın oğlu Ali Bey idaresinde bir yerleşim alanıdır. Safranbolu, Candaroğulları tarafından, burada 1280 tarihinde kurulduğu sanılan ve Gerede’ye kadar sınırları uzanan Zalifre Türk Beyliği’nin Çobanoğulları Beyliği’nin soyundan gelen Muzaffer Yavlak Arslan’ın çocukları ya da komutanlarından biri tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Karabük bir köy olarak, eldeki belgelere göre Candaroğlu zamanında kurulmuştur. Bu köy, Candaroğlu Kötürüm Beyazıd ve oğlu Süleyman Paşa zamanında Arif Şeyh adlı bir kimseye dinle ilgili hizmetleri yerine getirmek üzere, Devletşah Divanı’nda bulunan gelirlerine vakfedilmiştir. Karabük ve Çevresi, 1416 tarihinde Osmanlı Sultanı Çelebi Mehmet zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bundan önce Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin silah arkadaşlarından ve Orhan Bey’in emrinde gaza ve cihad faaliyetlerinde bulunan Hıdır Bey ile adını Eflani’den alan Eflagun Bey, Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa ile birlikte Bolu-Eflani arasındaki toprakları, yaklaşık olarak 1354 tarihinde Osmanlı topraklarına kazandırmışlardır. Safranbolu’da Hıdırlık Tepesi ve mevkinin bulunması, o günlerin anısını canlandırır gibidir. Karabük ve çevresi, Osmanlılar döneminde sakin bir süreç yaşamasına rağmen, Osmanlı tarihinin Anadolu’da önemli sorunlarını içeren Celali İsyani, Ayanlık mücadelesi, çeşitli adlarla anılan mütegallibelerin baskısına maruz kalma gibi durumları yaşamıştır. Yörenin Celali İsyanlarından etkilenen yerleşim alanı, XVII. Yüzyılın başlarında Yenice olur. Adeta burası, insanlar tarafından, karışıklıklara dayanılamayıp terk edilir. Yörenin ayanlık mücadelelerine konu olan ilçesi Safranbolu’dur. Bu açıdan tarihe adını yazdıracak kadar önemli olmuş ayanların en ünlüleri Kazdağlıoğlu Mehmet Ağa (XVIII. Yüzyılın ikinci yarısı), XIX. Yüzyılda Viranşehir Sancağı mütesellimliği görevinde bulunmuş olan Hasançavuşoğlu Hüseyin Ağa’dır. Bu arada, Safranbolu’ya bir ara adını veren Bulak’lı Benderegli Emin Ağa’yı da unutmamak gerekir. XIX. yüzyılın ikinci yarısına doğru Karabük ve çevresi (Viranşehir Sancağı) Kastamonu’da başlayıp, merkeze doğru gelişme gösteren, amacı, Anadolu dönemin merkeze karşı ayaklanmış valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın nüfuzunu artırmaya çalışan “Tahmisçioğlu İsyanında”, Osmanlı Sultanı II. Mhamud’un tarafını tutmuş ve bu isyanı merkez adına önlemeyi bilmiştir.

 

 

Tarihsel belgeler özellikle Safranbolu temel alındığında, ki bu kent Bizans döneminde de etkili bir kale olarak önemli bir konumda idi. Bu önemini Osmanlılar zamanında da korudu. Safranbolu’nun (Taraklıborlu) İstanbul ile olan ilişkisi, bazı Safranboluluların Saray’da görev yapmaları, önemli mevkilere gelmeleri ile önemli boyutlara taşındı. Kazasker Hüseyin Efendi (Cinci Hoca) ile Sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, bunlardan sadece ikisidir. Karabük ve çevresi, Bizans döneminde, yönetimsel örgütlenmede Pafgonya eyaletinin (Tem’inin) sınırları içerisinde bulunuyordu. Osmanlılar zamanında ise, Anadolu Eyaleti’nin sınırları içerisinde Bolu Sancağı’nı oluşturan 16 nahiyeden ikisi olan Tarsklıborlu ve Viranşehir nahiyeler sınırları içinde kalıyordu. 1694 tarihinde Bolu Sancağı, yönetimsel zorluklar ve vergi toplama kaygısı nedeniyle kaldırıldığında, Karabük ve çevresi, yeni oluşturulan Viranşehir Voyvodalığına bağlanmıştır. Voyvodalık 1811 tarihinde kaldırılıp Viranşehir Sancağı kurulduğunda da, sancak merkezi Taraklıborlu (Safranbolu) olanak idari teşkilatlanmada yerini almıştır. Oluşturulan Viranşehir Sancağına bağlı bu dönemde 21 kaza bulunuyor. Sancak, gelişen süreç içinde, 1811-1841 tarihleri arasında Ankara Müşirliği’ne, 1841-1846 yılları arasında Bolu Müşirliği’ne, 1846-1870 yılları arasında da Kastamonu Vilayeti’ne bağlı olarak yönetilir. 1870 tarihinde kabul edilen, “İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi” gereği, Viranşehir Sancağı kaldırılır ve sancak merkezi olan Safranbolu kaza olarak, Kastamonu vilayetinin merkez sancağına bağlanır. T.C. Devleti’nin 1927 tarihinde yeni yönetsel düzenlemesinde ise Safranbolu, Zonguldak vilayetinin bir kazası olur.

 

 

 

CUMHURİYET KENTİ KARABÜK

 

Candaroğulları zamanında, Kapullu özü (bügünkü Kapullu Köyü) ile varlığına tanık olduğumuz Karabük Köyü, kent olarak varlığını Cumhuriyet’e borçludur. Cumhuriyet’in sanayileşme programı çerçevesinde bir ağır sanayi kenti olarak 3 Nisan 1937 tarihinde Demir Çelik Fabrikasının temelleri ile Karabük’ün de bir kent olarak kuruluşunun temelleri atılmıştır. Karabük, Türkiye’nin ilk ağır sanayi işletmesinin temelinin atıldığı bir kenttir. 1933 yılında kabul edilip, 17 Nisan 1934 tarihinde eyleme konulan ilk beş yıllık kalkınma programının, devletçi ekonomi siyaseti ile birlikte gerçekçi anlamda uygulandığı ilk kent Karabük’tür. Karabük, 1963-1970 yılları arasında ekonomik açıdan en parlak, sosyal ve kültürel açıdan en hareketli günlerini yaşamıştır. 1980’li yıllardan sonra, hükümetlerin özellikle liberal ağırlıklı ekonomik politikalar izlemeleri sonucunda, ekonomisini sadece demir ve çelik üretimine bağlayan kentte, tek bir sektöre bağlılık sorun yaratmaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda yaşanan 137 günlük işçi grevinden sonra Demir Çelik Fabrikası sürekli kriz içine sürüklenmiş, nihayet Demir Çelik Fabrikası, 1995 yılında üyelerinin büyük çoğunluğunu işçilerin oluşturduğu Kardemir A.Ş.’e devredilerek özelleştirilmiştir. Bu özelleştirilme biçimi, ilk defa özelleştirme tarihine, “Karabük biçimi özelleştirme” şeklinde geçmiştir. 1996 tarihinde kent ekonomisi tekstil alanına kaymış, 2000 yılında Organize Sanayi Bölgesi’nin hizmete girmesi ile de kentte yeniden bir ekonomik canlılık yaratma fonksiyonu hızlandırılmaya çalışılmıştır.

 

Nüfus yoğunluğunun artmaya başladığı Karabük'te 25 Haziran 1939'da belediye teşkilatı kurulmuştur. 1941 yılında Safranbolu ilçesine bağlı bucak olan Karabük 3 Mart 1953 tarihinde 6068 sayılı kanunla Zonguldak İline bağlı bir ilçe haline gelmiştir.

 

Karabük, 6 Haziran 1995 gün ve 22305 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Çankırı'dan; Ovacık ve Eskipazar ilçeleri ile Zonguldak'tan; Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleştirilmesiyle Türkiye'nin 78. ili olmuştur

 

 
Heute waren schon 8 ziyaretçi (12 klik) hier!
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden